Hızır peygamberin görevini yapmak için yaptığı yolculuklarından birine İlyas peygamber de katılmak ister. Hızır bir şartla buna izin verir. “Yaptıklarımı anlamaya çalış ama soru sorma. Sorarsan benimle birlikte dolaşma hakkını kaybedersin” der. İlyas da bunu kabul eder.
Yolculuk sırasında bir nehir kıyısına geldiklerinde, bir sandalcı onları ücret almadan karşıya geçirir. Üstüne üstlük, gece onları misafir eder ve yemek verir. Hızır ise gece yarısı sandalın içine delik açar ve İlyas ile birlikte oradan kaçarlar. İlyas olanlara mana veremez ve nedenini sorar. “Ey Hızır, ihtiyar adam bize iyilik etti, parasız bu kıyıya taşıdı, yemek sundu. Sen onun iyiliğine ekmek teknesine zarar vererek karşılık verdin. Kayığın dibini deldin. Neden yaptın bunu?” Hızır onu daha önce uyardığını ve yanıt vermeyeceğini söyler.
Bir süre sonra yolları bir köye ulaşır. Kendisinden gece kalmak için bir yer ve yemek istedikleri adam tarafından kovulurlar. Hızır uzaklaşmadan önce evin duvarını tamir eder. İlyas gene merek eder ama bu sefer soru sormaz.
Yola devam ederlerken bu sefer başka bir köye ulaşırlar. Köylüler Hızır ve İlyas’a çok iyi davranırlar ve sofralarına buyur ederler. Bu sırada çok güzel yüzlü bir çocuk görürler. Tüm köylüler çocuğun her istediğini yerine getirmekte yarışıyorlardır adeta. Hızır peygamber ise gider ve çocuğa çok şiddetli bir tokat vurur. Öyle şiddetli bir darbedir ki bu çocuğun burnu kırılır, yanağı kayar ve tüm güzelliği yok olur. Herkes şoktadır, çocukla ilgilenirlerken konukları oradan kovarlar. İlyas peygamber Hızır peygambere yetişir ve artık dayanamayıp sorar: “Ey Hızır; sana soru sormayacağıma dair söz verdim ama ne yaptığını anlayamadım. Bize iyilik yapan balıkçının kayığının dibini deldin. Bize kötü davranan adamın evini tamir ettin. Şimdi de bizi güler yüzle karşılayan, yemek veren insanların güzel çocuğuna zarar verdin. Bunları neden yaptın?” Hızır gülümser ve “Ey İlyas, sana demiştim, daha neler olduğunu anlayacak düzeyde değilsin diye. Sana yaptıklarımı açıklayacağım ama artık benime birlikte dolaşamazsın. “ der ve devam eder: Kayığın dibini delmemi açıklayayım. Nehrin yukarısında silahlı adamlar vardı ve buldukları işe yarar her şeyi zorbalıkla alacaklardı. Bizim ayrıldığımız sabah balıkçının oraya gelecekler ve eğer sağlam bulsalar kayığa el koyacaklardı. Ben onların almaması için dibini deldim. İhtiyar, oğullarıyla kayığı iki günde tamir eder ve çalışır. Oysa kayık sağlam olsaydı tümden ellerinden gidecekti. Bize kötü davranan adamın evinin duvarını tamir ettim. Zira o duvar içinde altınlar vardı ve altınları bulmasınlar diye duvarı tamir ettim. Eğer duvar yıkılsaydı, altınları bulacaklar ve daha zalim olacaklardı. İlyas bu açıklamalar karşısında hatasını anlamıştır ama yine de sorar, “Peki ben bunları anladım ama o çocuğa neden tokat vurduğunu anlamadım. Tamamen masum ve güzeldi. Hızır da ”“O çocuk öyle güzeldi ki İlyas, herkes ona köle gibi hizmet ediyordu. Bu davranışları çocuğu zalim ve şımarık yapmıştı. Büyüyünce zalimliği artacak ve tüm halkına mutsuzluk verecekti. Anne ve babasına işkenceler edecekti. Ben onun güzelliğini bozarak kötü bir insan olarak yetişmesini engelledim.”
İşte böyle dostlar. Hayatımızda karşılaştığımız olayları iyi-kötü ayırımına girmeden arkadaki nedeni ile birlikte değerlendirdiğimizde hayatın anlamını kavramaya başlayabilir ve şükredebliriz.
Detoks organizmanın kendisine yaramayan ve bozucu etkileri olan bu zehirli maddelerden kurtulmasıdır.
Beslenme, kolon hidroterapi , ozonterapi, ozon sauna ve elektromanyetik alan düzenlenmesi uygulanmalıdır. Kişiye özel olmak zorundadır.
Detoks olarak adlandırılan işlem birkaç yönlü olarak düşünülmelidir. Öncelikle hangi tür bir detoksa ihtiyac duyulduğunun tespit edilmesi gerekir. Bu konuda eğitimli doktorların liderliğinde sağlık personeli tarafından yapılmalı. Yoksa rastgele biri tarafından hazırlanan programlar fayda yerine zarar getirir.
Özel diyetlerle vücudu arındırma,
Belli sürelerde doktor kontrolünde yaşayan su içilmesi,
Manyetik Alan tedavisi
Sebze suyu ve meyve suyu rejimleri,
Vücudun toksinlerden arınmasına yardımcı olan bazı vitamin ve aminoasitler
Ozon sauna,
Kolon hidro terapi
Ozon major terapi
Herkes daha sağlıklı olmak istiyor. Bunun için de çevresinden gördüğü veya duyduğu, başkalarının da yaptığı davranış modellerini tekrarlıyor. Oysa Einstein’in dediği gibi “Hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuç beklemek çılgınlığına” düşmemek gerekir.
Yıllardır aynı şeyi yapıyoruz. Bizden önce hastalanan kişilerin yaptıklarını görüyoruz. Sonuç istediğiniz sonuç ise yapmanızda sakınca yok. Eğer sonuca razı iseniz zaten yapacak bir şey yoktur. Fakat sonuca razı değilseniz, yapılanlar sizi tatmin etmiyorsa ve gerçek çözüm peşindeyseniz, yapılacak pek çok şey olduğunu bilmenizde fayda var.
Geçmişin bilgeliği ve bakış açısını teknolojik gelişim ile beraber uygulayabilirsek arzu ettiğimiz sonuca ulaşabiliriz. Bilinen cehenneme razı olmak yerine başka alternatifleri değerlendirmenin daha akıllıca olduğunu düşünenlerdenseniz; kazanma olasılığınız artıyor demektir. Zira eski yöntemlerin ne sonuç vereceği ortada…
Aslında pek çoğu yıllardır uygulanan ve sonuçları ispat edilmiş yöntemlere ilaveten, özellikle quantum fiziğinin ön plana geçmesi ve biorezonansın anlaşılması ile tedaviyi destekleyen farklı yöntemler de devreye girmiştir.
Ozon rektal ve diğer ozon uygulamaları
Detoks
Alpa-sync
İnfrared tedavi
Telomeraz tedavisi
Sağlıklı olmak ister misiniz?
Sağlıklı kalmak ister misiniz?
Sağlığınızı koruyan faktörleri bilmek ister misiniz?
Sağlığınıza zarar veren faktörleri bilmek ister misiniz?
Sağlığınızın ne durumda olduğunu bilmek ister misiniz?
Sağlığınız farkına varmadan bozulduysa bunu mümkün olduğu kadar erken öğrenmek ister misiniz?
Sağlığınız daha bozulmadan öğrenmek ister misiniz?
Sağlığınız farkına varmadan bozuldu veya artık farkına vardınız. Sebeplerini bulup düzeltmek mi istersiniz, yoksa alarmı susturmak anlamına gelen şikayetleri yok edip sağlıklı olduğunuzu zannetmeye mi devam etmek istersiniz?
Bu sorulara verdiğiniz yanıtlar geleceğinizi oluşturacak.
Çoğu kişi check-up olayını hastalıkları önceden belirleme olarak bilir. Aslında önceden belirlemez. Ancak hastalık başladıktan sonra hastalığın başlamış olduğunu gösterir. Sizin check-up yaptırma sıklığı ve hastalığın ilerleme hızına göre ya erken safhada veya daha geç safhada tanırsınız. Yani check-up yaptırma sıklığınız yılda birse ve bulgular siz yaptırdıktan 1 hafta sonra görünür hale gelirse; 1 yıl süre ile farkına varmadan hasta olarak dolaşır ve ancak 1 yıl sonra hasta olduğunuzu öğrenirsiniz.
Peki ne yapmak gerekir?
Ya yukarda anlattığım duruma razı olacak veya çözüm arayacaksınız?
Benim sözüm çözüm arayanalara…
Peki ne yapmak gerekir? Tekrar soruyorum. Haftada 1 veya ayda bir mi check-up yapalım?
Buna yanıtım tabii ki hayır. Bu ne ekonomik olur, ne de pratik… Ayrıca sizin zamanınızı alır ve iş gücü kaybına neden olur.
Benim önerim check-up ötesi…
Hem zaman kaybı olmayacak. Hem maddi kayıplara ve işgücü kaybına sebep olmayacak, hem de pratik olmasının yanısıra daha hastalıklar başlamadan hastalığın oluşma olasılığını vererek size sağlık, zaman, para ve hayat kalitesi kazandıracak.
Hangisini seçersiniz?
Yaşam koçluğu bölümünde de giriş yazısı olarak yazdım. Anlattığım olayı zihinsel olarak imajine edemeyince ne yazık ki laflar bir kulaktan girer, ötekinden çıkar.
“Alışmış kudurmuştan beterdir.” sözünü doğrularcasına kendimizin zararına bile olsa yanlış yapmaya devam ederiz ve bu çevremizdekiler tarafından da teşvik edilir, bilinçsizce…
Çoğu kimsenin çoğunluk karşısına çıkma kuvveti ve cesareti olmadığı için bazen yanlışlıklar bile bile yapılır, bedeli hayatımız ve sağlığımız olmasına rağmen…
Bir örnek vereceğim, durumu daha iyi şekillendirmek için… Metaforlardan yararlanacağım. Yolda yürürken önünden geçtiğiniz bir evde yangın olup olmadığını anlar mısınız ve anlarsanız ne zaman anlarsınız? Siz anlayana kadar evin içinde eşyalar onarılmayacak kadar yanmış mıdır? Cevabınız “Evet” ise bu duurmda erken tanı için ne yaparsınız? İşte yangını hstalık olarak düşünün. Genel check-up apartmanın içine girip evin içinde, odalarda yangın olup olmadığını tespit etmek gibidir. Sokaktan bakıp anlamaya göre daha erken yangın olduğunu anlarsınız. Bir de özel check-up vardır. O da evin içine girip odalara bakmaktır. Bu çok etkin bir şekilde yangın çıktığını erken olarak gösterir. Ama dikkat ettiğinizi düşünüyorum. Yangın çıktı. Yani check-up yangın çıktıktan sonra size haber veriyor, “Yangın çıktı, hemen itafaiyeye haber ver.” diye. Diğerlerinden daha erken olmasına rağmen sonuçta yangın çıktı. Belki hasar daha az olacak ama sonuçta hasar oldu ve belki de en değerli, maddi olmasa da manevi değeri yüksek olan bir bir eşyanız zarar gördü. Üzülmez misiniz?
Peki benim vizyonum ne?
Biz apartmanlara sokaktan bakmıyoruz, apartmanın içinden de eveler bakmıyoruz. Her odaya bakıyoruz ama yangın olup olmadığına değil, yangın çıkma olasılığını hesap ederek bakıyoruz. Neler yangına sebep olacak ve bu durumu engellemek için ne yapabiliriz? Dolayısı ile risk faktörlerini ve yangın çıkma yollarını belirlediğimiz için ona göre riskli odalarda önlem alınmasına fırsat veriyoruz.
Eğer anlattığım olay hoşunuza gitti ise şimdi check-up ötesine bakalım.
CRS (Cell regulation screening)
Sağlığın değerini en çok kimler bilebilir? Herkes demek isterdim ama ne yazık ki her konuda olduğu gibi bir şeyin değerini ona sahip olmayanlar veya sahip olduklarını sanırken kaybedenler anlar. Bu günlük hayatımızda sevdiklerimiz için de geçerli değil midir?
Hastalıklardan korunmanın daha akıllıca olduğuna inananlardansanız; tam yerindesiniz. Hastalandıktan sonra iyileşmeye çalışmak zaman, emek ve para kaybına yol açacağı gibi hayatımızın kalitesinin düşmesine de yol açar. Oysa hastalanmadan hastalanmamak için uğraşmak birçok insan için başlangıçta zaman, para ve emek kaybı gibi değerlendirilmesine rağmen hesap edildiği zaman her bakımdan daha kazançlı olacağı aşikardır. Tabii burada en önemli konu kişinin kendi hayat standartlarıdır.
Hangi konuda danışmanlık alacaksanız; kişinin o konuda gerçekten başarmış bir insan olması gerekmektedir. Eğer kişinin kendisi kendine fayda sağlayamıyorsa başkasına ne fayda verebilir?
Hastalanmamak istiyorsanız veya hastalanmışsanız; önünüzde duran seçeneklerden hangisinin sizin için uygun ve daha iyi olacağına karar veremiyorsanız danışma almanız gerekir.
Hastalanıp iyileştikten sonra ne yapacağınıza nasıl bir yol çizeceğinize karar veremiyorsanız da size doğru yol gösteren ve olaya tek yönlü değil, holistik bakış açısına sahip bir danışma almanız gerekir.
Beslenmenizden, günlük aktivitelerinize kadar bir çok konuda yapacaklarınızın doğru olması hastalanmamak için en önemli parametrelerdir.
Sağlıklı yaşam sizin de hakkınız…
Günümüzde en büyük sorunlardan birsinin iletişim sorunu olduğunu kabul ediyor musunuz?
Dil aslında iletişim aracı olması gerekirken ne yazık ki iletişimsizlik aracı olmuştur. Bir kişi bir şey söylerken beyninden geçen fikri karşı tarafa aktardığını düşünmektedir. Fakat gerçekte öyle mi olmaktadır?
Çoğu zaman karşımızdaki kişi geçmiş tecrübeleri, sahip olduğu bilinç, bilgi düzeyi ve inanca göre oluşturduğu ön yargılarını filtre olarak kullanmakta ve söylediklerimizin anlaşılamaması sorununa yol açmaktadır.
Yaşam koçluğunda da benzer bir durum karşımıza çıkabilir. Yaşam koçu kenarda oturup bilgece etrafına şunu, bunu yap demek değildir. Önce kendisinin yapmasıdır. Kişi kendisinin yapmadığı bir şey konusunda başkasına ne verebilir ve ne öğretebilir ki?
Bir hikaye sanırım bu durumu çok güzel özetliyor.
Bir kadın çocuğunu o çevrede sözü geçen, saygı gören bir bilgenin yanına götürmüş ve çocuğunun çok şeker yediğini, bırakması için ondan çocuğuna bir şeyler söylemesini istemiş. Bilge kadını dinledikten sonra “Şimdi gidin ve 21 gün sonra gelin.” demiş. Kadın gitmiş ve 21 gün sonra çocuğuyla beraber tekrar bilgenin karşısına çıkmış. Bilge çocuğa şekerin zararlarını ve bırakmazsa neler olacağını anlatıp şekeri bırakmasını tavsiye etmiş. Kadın bunun üzerine neden bunları ilk geldiği gün söylemediğini ve 21 gün beklettiğini sormuş. Bilgenin cevabı kısa olmuş. ” Çünkü önce benim şekeri bırakmam gerekiyordu.”
Çevrenizde görüyorsunuzdur, kendisi yapmadığı halde başkasından yapmasını bekleyenleri…
Seçim sizin. Önerim hangi konuda danışmaya ihtiyacınız varsa onu gerçekleştirene sormanızdır.
Bu bölümde bazı hikayeler yer almaktadır.
Listesini aşağıda göreceğiniz bu hikayeler benim hayatımda yol gösterici olmuştur. Size de etki göstermesini dilerim.
“21. Yüzyılın cahili, okuma yazma bilmeyen değil, öğrenemeyen, eskiden öğrendiklerinden gerektiğinde vazgeçemeyen ve yeniden öğrenemeyen olacaktır.”
Alvin TOFFLER
SEVGİSİZ HAYAT… ANLAMSIZDIR
Sevgisiz zeka, bizi küstah yapar.
Sevgisiz adalet, bizi dizginsiz yapar.
Sevgisiz diplomasi, bizi iki yüzlü yapar.
Sevgisiz başarı, bizi kibirli yapar.
Sevgisiz zenginlik, bizi haris yapar.
Sevgisiz uysallık, bizi hizmetkâr yapar.
Sevgisiz yoksulluk, bizi mağrur, aksi yapar.
Sevgisiz güzellik, bizi gülünç yapar.
Sevgisiz kudret, bizi zorba, despot yapar.
Sevgisiz çalışma, bizi köle yapar.
Sevgisiz sadelik, bizi değersiz yapar.
Sevgisiz yasa, kural, bizi tutsak yapar.
Sevgisiz siyaset, bizi bencil yapar.
Sevgisiz inanç, bizi bağnaz yapar.
SEVGİSİZ HAYAT… ANLAMSIZDIR
Benim görüşlerimi anlatan KOÇLUK YAZILARIM
(Okumak istediğiniz yazının üzerine tıklayınız)
3-Zayıf ve kuvvetli yönlerimiz
10-İncitmeyecek kadar uzak, üşümeyecek kadar da yakın olabilmek…
11-Ceviz kabuğu
13-SEVGİSİZ HAYAT… ANLAMSIZDIR
14-AĞZINIZDAN ÇIKAN KADERİNİZ OLUR
KÜÇÜK HİKAYELER
2- KÖYLÜ VE ERKEN KARAR VERMEK
7- RESSAM
8- DENEMEYİ GÖZE ALMA CESARETİ
9- HASTA
19-KORKAK FARE
20-HAYVAN OKULU
22-OSMAN EFENDİ
23-SEKİZ DAKİKA
24-HIDIRELLEZ
KAZANAN VE KAYBEDEN
KAZANAN her zaman çözümün bir parçasıdır
KAYBEDEN her zaman problemin bir parçasıdır
KAZANAN her zaman bir programı vardır
KAYBEDEN her zaman bir özürü vardır
KAZANAN ”Bu işi senin için yaparım” der
KAYBEDEN ”Benim işim değil ki”
KAZANAN her sorunda bir çözüm görür
KAYBEDEN her çözümde bir sorun görür
KAZANAN Uzak ama yolu biliyorum” der
KAYBEDEN Yakın ama yolu bilmiyorum”
KAZANAN çakılların yanındaki çimeni görür
KAYBEDEN çimenin yanındaki çakılları görür
KAZANAN “Zor olabilir ama mümkün” der
KAYBEDEN “Mümkün ama çok zor”
KAZANAN konuşmak yerine yapar
KAYBEDEN yapmak yerine konuşur
KAZANAN ağlamak yerine çalışır
KAYBEDEN çalışmak yerine ağlar
KAZANAN beynini çalıştırır
KAYBEDEN çenesini….
Aromaterapi
Anti-aging
Aura ve çakralar
Ağır metaller ve zararlı kimyasallar
Beslenme
Detoks Nedir ?
Endokrinoloji
Glisemik indeks, glisemik yük ve insülin indeksi
Hücre membran potansiyeli
Hastalıkların ortaya çıkış nedenleri
HYSİOTRON Elektro Manyetik Alan kullanıldığı hastalıklar
İyileşme süreci
İnsan vücudunda Elektro manyetik alan bozan nedenler
İnsan büyüme hormonu
John Hopkins hastanesi kanser raporu
Kanser en çok neyi sever?
Kansere neden olan bir faktör
Kanser hücresinin beslenmesi
Meditasyon
Metabolizma
Major ozonterapi kimlere uygulanmaz?
Nefes terapisi
Organik
Organizma kirlenmesinin 7 aşaması
OZONTERAPİ
Ozonterapi endikasyonları (uygulama yapılan hastalıklar)
PHYSİOTRON Elektro Manyetik Alan tedavisi etkileri
PHYSİOTRON Elektro Manyetik Alan tedavisi sonuçları
PHYSİOTRON Elektro Manyetik Alan kullanıldığı durumlar
Su ve Tuz
Su-Yaşamın Gizemi
Son yıllarda hastalıkların artmasının nedenleri
Suyu kaynatarak temizlemek mümkün mü?
Su ile ilgili gerçekler ve bilinmesi gerekenler
Serbest radikaller
Sağlıklı beslenme
Sağlıklı nefes alma
Tuz sağlığa zararlı mıdır?
Daha ilkokulda iken doktor olmayı ve İstanbul Tıp Fakültesine gitmeyi planladığı için ailesi fakültenin olduğu yere yerleşmiştir. Vedide Baha Pars ortaokulunu ve Pertevniyal lisesini birincilikle bitirmiş ve yüksek bir derece ile İstanbul Tıp Fakültesini kazanmıştır. Bu sırada Deniz Kuvvetleri Komutanlığına askeri öğrenci olarak katılmıştır. Tüm öğrencilik yaşamında başarılı bir profil oluşturarak GATA tıp fakültesini de birincilikle bitirmiştir. Piyade okulunda piyade eğitimi aldıktan sonra Deniz Kuvvetleri personeli olarak meslek hayatına GATA Stajyer bölük komutanlığında başlamıştır. Samsun Sahra Sıhhiye okulunda, Etimesgut Zırhlı birlikler Komutanlığında eğitim almıştır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı stajyer doktorları birincisi olarak kendi isteği ile TCG Cezayirli Gazi Hasan Paşa Komutanlığında göreve başlamıştır.
Daha sonra Almanyadan TCG Yavuz’u teslim almak için görevlendirilmiştir. Burada yangın, kurtarma, nakil üzerine eğitimler almıştır.
GATA Haydarpaşa Eğitim hastanesinde İç hastalıkları ihtisasını yapmış ve M.D. Anderson Cancer Centerde interferon kullanımı ile ilgili eğitim almıştır. Daha sonra Kasımpaşa Deniz Hastanesinde İç hastalıkları uzmanı olarak göreve başlamış ve Somaliye TCG Derya ile giden ilk Türk birliği içinde yer almıştır.
GATA Haydarpaşa Eğitim hastanesinde Endokrinoloji ihtisasına başlamış ve İstanbul Tıp Fakültesi Endokrinoloji kliniğinde de eğitim almıştır.
1995 yılında GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Endokrinoloji kliniğinde uzmanlık kadrosuna atanmış ve 1996 yılında doçent ünvanını kazanmıştır.
Özellikle obezite ve beslenme planları üzerinde çalışmalara başlamıştır. Şeker hastalığında magnezyum vb mineraller ile vitaminlerin etkilerini araştıran çalışmalar yaparken antioksidanlar ve eicosanoidler ile ilgilenmeye başlamıştır.
Dr. Barry Sears ve Cenegenics kliniğinden eğitim almıştır. Kasımpaşa ve Gölcük Deniz hastanelerinde Endokrinolog olarak çalışmış, daha sonra idari görevlerde bulunarak Dahili bölümler bölüm başkanlığını yürütmüş ve son olarak Gölcük Asker hastanesinden Baştabip yardımcısı görevindeyken Kd. Alb rütbesinde emekli olmuştur.
1999 yılından sonra ülkemizin güzide eğitim kurumlarından biri olan ve yenilikleri takip eden Yeditepe Üniversitesi Tıp fakültesinde misafir öğretim üyesi olarak Endokrinoloji derslerini vermiştir.
Sea blue histiositosiz adlı hastalığı Türkiye’de ilk defa tespit etmiştir. Önceleri Onkoloji alanında başladığı çalışmalarına daha Endokrinoloji ve Metabolizma alanındaki çalışmaları ile devam etmiştir. Bir çok ulusal ve uluslararası yazılı ve sözlü bildirileri ve yayınları mevcuttur.
Omega 3’ü uzun yıllardır kendisi de yüksek dozda kullanmakta ve bu konuda eğitim ve seminerler düzenlemektedir. Omega 3 ile başladığı bu çalışmalar sonucu anti-aging konusuna başlamış ve ABD de aldığı eğitimlerden sonra hormon modulasyonu yoluyla yaşlılığı durdurma ve sağlıklı zayıflama programları oluşturmuştur. Son 15 yıldır özellikle su ve vücut enerji bedeni ile ilgili çalışmalarda bulunmaktadır.
Tamamlayıcı tıbbı gözardı etmeden holistik tıp ilkeleri ile ”İnsanlar yediklerinden ibarettir” sözünü unutmadan beslenme planlarının insan sağlığı ve hastalıkların tedavisi üzerine etkilerini incelemekte ve tedavisi mümkün olmayan pek çok hastalığın uygun doğal ve organik gıdalar, fito besleyiciler ve mikronutrientler ile düzelebildiğini, sağlıklı ve yaşayan su içmenin sağlık için çok gerekli olduğunu seminerlerinde açıklamaktadır.
Aktif yaşamı herkese önermekte ve kendisi de spordan hoşlanmaktadır. Karatede siyah kuşak sahibidir. Sağlık ve denge problemlerinin çözümü için bisiklete binmeyi önerir.