Radionik işlevini anlamak için öncelikle belki bugüne kadar duymadığımız veya düşünmediğimiz bilgilere ihtiyacımız olacaktır. Fakat daha önce, konuyu daha rahat kavramanız için bildiğimiz ama farkına varıp bağlantı kuramadığımız bilgileri vereceğim. Bazı kişiler için bu bilgiler dahi anlaşılmaz olabilir ama evren, biz farkına varmasak da olması gerekenlerin olduğu bir yerdir.
Hayvan besleyenler daha iyi bilirler. Bir koku vardır ve hayvan uzaklaşsa bile o koku uzun süre kalır. Hatta bazı insanlar ter veya başka koku duyarlar ve kişi uzaklaşsa bile o koku uzun süre kalabilir, özellikle havalandırılması bozuk olan yerlerde.
Yukarda verdiğim bilgileri biliyorsunuz. Çünkü 5 duyumuzla algılıyoruz. Bazen tüm dünyaya hükmetmeye çalışan insan, duyuları ile hissedemediği şeyleri yok sayma eğilimine girebilir. Duyduğumuz kokuyu bu nedenle açıklayabiliyoruz. Kokuya neden olan moleküller burunda koku reseptörleri ile etkileşerek vücuda girer ve biz onları algılarız. Peki, bizim duymadığımız kokular olabilir mi?
Feromenleri hiç duydunuz mu? Bunlar bir hormondur. Fakat organizma içine salgılanmaz, organizma dışına salgılanarak organizmaların birbiriyle haberleşmesini sağlar.
Değişik yapıda hormonlar vardır. Lokal olarak çalışan otokoid denilen, sinir hücreleri arasında çalışan nörotransmitter denilen ve kanda iletişimi sağlayan hormonlar vücutiçindedirler. Biz feromenleri hissedemiyoruz. Belki koku içinde farklı bir koku olarak algılıyoruz veya “ Elektriğim tutmadı” veya “Elektrik alamadım.” gibi sözler duyuyoruz.
Bizler enerji dünyasında yaşıyoruz, farkına varmasak da… Dev bir enerji denizinde yüzen varlıklar gibiyiz. Balık nasıl suda olduğunun farkında değilse; biz de içinde olduğumuz denizin farkında değiliz ve sadece algı dünyasında yaşadığımız için içinde bulunduğumuz ortamı buna göre tanımlıyoruz. Çoğunluk da bu konuda kafa yormadığı ve incelemediği için herkesin bildiği bir dünyada yaşadığımızı sanıyoruz.
Peki, gerçek nedir? Enerji denizinde yaşadığımızı veya bizim gerçekten bir enerji boyutumuz olduğunu kabul etmeyenler olsa bile; şu gerçek konusunda herkes düşünmelidir.
İnsan vücudu organlardan oluşuyor. Organlar dokulardan, dokular hücrelerden, hücreler moleküllerden, moleküller atomlardan. Yani sonuçta biz atomlar kümesiyiz. Karbon, oksijen, hidrojen ve kimya cetvelinde bulunan birçok elementten oluşuyoruz. Fakat kendimizi et ve kemikten oluşuyor sanıyoruz. Peki , et ve kemik nelerden oluşuyor? Gene atomlardan… Yani bu gerçekten kurtulamıyoruz.
altalt
Peki, atomlar hareketsiz parçacıklar mıdır? Yoksa elektronlar hareket ediyor mu? Eğer ediyorlarsa nasıl anlayabiliriz?
alt
İşte içinde bulunduğumuz evren, atom altı parçacıkların hareketinden oluşan ve onların oluşturduğu frekansları barındıran bir sistemdir.
alt
Yani farkına varmasak, işitmesek, koklamasak, görmesek, tatmasak ve dokunamaz olsak bile frekanslar var. İnsan bedeninin yaydığı bu frekansalar aura olarak görüntülenebiliyor. Eğer bir insanın aurasına girebilirsek, bozuk olan frekansları tespit edip düzeltebiliriz. İşte radionik budur. Bozuk olan frekansları tespit eder ve onları düzenler.Bozulmuş olan dengeyi tamir eder.
alt alt
Hastalıklar öncelikle enerji bedeninde oluşur ve daha sonra fizik bedende hissederiz. Radionikte quantum fiziği mevcuttur. Rupert Sheldrake bu konu üzerinde 1998 yılından beri Princeton Üniversitesi’nde küresel Bilinç Projesi (GCP) adı altında çalışmış ve çok önemli bilgiler açıklamıştır. Bu bilgiler ışığında morfogenetik alanlar tanımlanmış ve evrenin bildiğimizden farklı şekilde olduğu anlaşılmıştır.
Tedaviye yardımcı yöntem olarak kullanılmaktadır.