Yaşamın gizemini SU ile özetleyen bütün bilim adamları aynı görüşü paylaşıyorlar…
Fransız bilim adamı Dr Jacques Benvenistc,
Japon bilim adamı Masuro Emoto,
Türk bilim adamı Doç. Dr. Nuri Haksever,
Alman Biofizikçi Peter Ferreira
Alman Doktor Barbara Hendel
Doç. Dr. Nuri Haksever soruyor ‘ Su hayattır… Yaşamın ta kendisidir…Siz hangi suyu içiyorsunuz? İçtiğiniz suyun hücrelerinize nüfuz ettiğinden, hücrelerinize yaşam getirdiğinden emin misiniz? İçtiğiniz suyun enerjisi var mı? Enerjisi olmayan bir su sağlığınıza ne ölçüde faydalı?
CANLI YAŞAMIN TEMELİ VE BİLİNÇLİ ŞİFA ENERJİSİ: SU
BIR SU MOLEKULU CIFT KUTUPLUDUR..
Her su molekülünün, birbirinden farklı olması ve her zaman tekrar aynı tam mükemmel geometriyi ortaya koymaları ilginc değil mi? Çünkü bir su molekülü, 104,7 derecelik bir açıyla, mükemmel bir dörtgenden başka bir şey değildir. Bu geometridir ve geometri molekülde var olduğundan, suyun cok belirli frekans örneği vardır.
Bir su molekülü, çift kutupludur, aynı gezegenimiz Dünya’nın Kuzey ve Güney kutbu gibi. Bu şekilde, her su molekülünün de, elektromanyetik kuşakla çevrelenmis, bir eksi ve bir artı kutbu vardır.
Su iki kutuplu olduğundan belirli yerçekimi ve kaldırma kuvvetlerine tabidir. Suda yercekimi gücü vardır. Su yukarıdan asağıya doğru akar. Su kimyasal materyal olarak, yukarıdan asağıya akarken, tekrar asağıdan yukarıya, saf ışık enerjisi olarak akar.
MADDE YOGUNLASMIS- YAVASLAMIS ENERJIDIR
Prof. Popp’un getirdigi izah soyledir: “Maddenin tum formlari, donmus ışık veya yavaşlamış enerjiden baska bir sey değildir. Sonuc olarak maddeyi, enerji olusturur.
Caresi olmayan hicbir hastalık yoktur. Doktor, okul bilgileriyle ve tecrübeleriyle, daha fazla yardım edecek durumda olmadığını, prensipte söyleyebilir. Ancak hiç birimiz, temelde bir hastalığın, çaresi olmadığını söyleyemeyiz. Eger biz bir problem ortaya çıktığında enerjiyi tekrar asli durumuna dönüştürebilirsek, o zaman buna otomatik olarak madde de uyacaktir. Hem de, bedeninizi olusturan elementlerle, su ve tuz ile.
SU SARMAL SEKILDE HAREKET EDER
Bedenimizde, suyun günlük olarak, aşağı ve yukarı canlı bir güç olarak aktığı, yaklaşık 90.000 km sıvı bant vardir. Suyun icinde zaten canlılığı sağlayan dörtgen yapi vardır.
Su sarmal sekilde hareket eder, hicbir zaman lineer degildir. Banyoda, bir bakin, su girdap formunda, hareket eder. Spiral olusturan suyun hareketinin, genetik kalitim bilgilerini iceren bedenimizdeki DNA ile ayni olmasi, ilginc degil midir?
KLORLU-FLUORLU SU VE BEYIN KONTROLU
Beyin suyunuz cok yuksek derecede kristal yapilanmadir. Saf kucuk kristaller ki, buna molekul-kume adini veriyoruz. Birbirine baglanmis olarak ve bu sekilde geometri oldugu icin, belirli bilgileri iletebilen bu yapiyi suda da buluyoruz. Bu surekli olarak degisir. Dusunceleriniz nereden geliyor? Kimyasallarla suyun basitce etkilenebilecegini biliyor musunuz?
Amerika’da, yuzeyi %100 orten klorlu su icilir. Buna eger fluor katarsaniz, hicbir isteginiz kalmayacak kadar, beyin fonksiyonlariniz uzerinde, uyumsuzluk yarattigini kanitlayabilirim. Isteksiz olursunuz. Dusunun bunu, iki nesil boyunca tum halka yaptilar. O zaman ne elde ettiler? Isteksiz, materyalistlerle dolu bir halk, bu insanlar, o zaman her seyi, istenildigi gibi yapacaklardir. Yani boyle bir nesli yonetmek ve yonlendirmek kolaydir. Buna su ile ulasilabilir.
37 derecelik bir beden sicakliginda, beyin suyunuz buzlanmis bir durum alir. Bu joleye benzer yuksek dereceli bir yapidir. Bu yapiya mikrodalga uygulandiginda, beyninizin kan bariyerinden hayvansal albumin gectiginde ve beyninize girdiginde, birden kristaller yapilarini degistirmeye baslar. Ve beyninizin suyu sivilasir. Nedenini iyi incelemeliyiz, nedeni, daima geometride gizlidir.
HER SU MOLEKULUNUN KENDI KIMLIGI VARDIR
Bu kristalleri, ornegin kar tanelerini soluyoruz. Suyun, kati hali olan kar tanelerinin, bir elektron mikroskobuyla, fotografi cekilmistir. Burada cok kucuk altigen ve mukemmel bir duzeni vardir. Iki ayni kar tanesinin, hicbir zaman birbirine benzememesi cok ilginctir. Kendini kristalize edebilmesi icin, her su molekulunde, bir milyardan fazla biyofoton calisir ve bunlar kendilerini surekli olarak tekrar duzenlerler. Bu sekilde, her su molekulu, oburlerinden farklidir, her su molekulunun kendi kimligi vardir.
SUYUN HAFIZASI VARDIR VE DENGELEYICIDIR
Simdi bir deney yapalim. Kar tanesini dogal sartlarda eritelim ve bundan tekrar su yapalim. Sonra da tekrar donduralim, tekrar tam olarak ayni kar tanesini elde ederiz. Bu nasil olanakli oluyor? Cunku kim oldugunu hatirlayabiliyor.
Suyun hafizasi vardir. Su bir bilgi tasiyicisidir. Maddelesmeye sebep olan enerjinin formunu degistirmedigimiz zaman, madde de degismeyecektir. Cunku o kim oldugunu biliyor. Bu olay, sizin organizmaniz icin de gecerlidir.
Bilim adamlari suyun dogal bir dengeleyici oldugunu ve bizim su vasitasiyla, bizde eksik olan dalga boylarini alabilecegimizi kanitlamislardir. Bu sekilde kaybettigimiz her seyi dengeleyebiliriz. Italya’da, Enza Enstitusu’nden, Dr. Cicollo, son yirmi yil icinde, tum dunyadaki sifali sulari incelemistir. Sifali sularin oteki normal sulardan kimyasal yapilari ayni olsa da, biyofiziksel acidan farkli olduklarini tespit etmistir.
SU VE SOZCUKLERIN ETKISI
Bir Japon bilim adami olan Dr. Masaru Emoto, suyu, sozcuklerle degistirebilecek durumda oldugumuzu, fotograf cekerek, 10.000 deneyle kanitlamistir. Burada, sozcuklerin gucunu dusunun. Cunku her sozcuk, onceden dusunulmustur. Bu elektriktir, bu dalga boylaridir. Bunlarla, duzen yada kaos yapabilirsiniz.
Masaru Emoto, notr suyu alip, sozcuklerle, yani bilgiyle yukleyerek; -4 derecede dondurmus ve elektron mikroskobuyla, fotograflarini cekmistir. “Beni hasta ediyorsun” mesaji ile yukledigi suyun goruntusunun, ayni kanserli hucre yapisini ortaya koydugunu, tespit etmistir.
Bu sekilde, yapisi bozularak dondurulmus, hasta bir suyu alalim ve sivilastirarak tek bir sozcuk olan “Sevgi” sozcuguyle, yeni bir bilgi verelim. Bunu, tekrar -4 derecede donduralim ve elektron mikroskobuyla fotografini cekelim. Birdenbire, bu mukemmel kristali, mukemmel geometriyi elde ederiz. Bu deneyi, tersten 10.000 defa yapabiliriz, bilimsel ve objektif olarak suyun, dusunceyle ne kadar etkilenebilecegini, yine kanitlamis oluruz.
SU MUKEMMEL COZUCU VE SIFADIR
Su mukemmel bir cozelti maddesidir ve her seyi kendine baglayabilecek durumdadir. Bu nedenle, su icmek, gercekten cok onemlidir. Bedenimiz, kendi kendisini, iyilestirebilir. Cogu kisi de bunu, oruc kurleri vasitasiyla yapar. Bunu, bicaksiz ameliyat olarak adlandirabiliriz. Bedeninizin, tekrar temizlenmesini saglayin. Bunun icin de, bunlari cozen bir seye ihtiyaciniz var. Su bunu basarir. Ve artik biyofiziksel olarak da kanitlayabildigimiz gibi, su, yuksek derecede bir yapiya sahiptir. Ve bu yapılardan dolayı, bedenimizdeki benzer titresimleri iceren bircok hastaliklari, Alzheimer rahatsizligina kadar, beyinlerimizin kivrimlarina yerlesmis olan hafif ve agir metal tortularini bile sokebilir.
Israil’de, bir doktora gittiginizde, orada, hangi rahatsizliktan dolayi gitmis olursaniz olun, sizi, once tekrar bekleme odasina yollayip, yarim saat icinde icmek uzere size 2 Litre su verilir. Ve siz, bu suyu ictikten sonra, hâlâ sikâyetleriniz varsa, bundan sonra sizi muayeneye kabul ederler. Bu bir gelenektir. Birden bire ortaya cikan hastaliklarin, % 80’ini, sadece su icerek iyilestirilebileceğini gormusler. Bunun sadece suyun kalitesine bagli olmadigi da tespit edilmis. Bunun icin su, cozelti maddesi olarak biriken tum atiklari, disari tasimak icin kullaniliyor. Ornegin, burnunuz aktiginda, neler oluyor? Bedeninizde, daha onceleri birikmis olan zararli maddelerin, etkisizlestirilerek disari atilabilmesi icin, salgilar olusuyor ve burnunuzdan disari cikiyor. Ayni olay, cildiniz icin de gecerlidir. Bedeninize girmis olan zararli tum maddeler, cildiniz vasitasiyla, ifraz edilir. Tum problem, aslinda iceride, oraya girmemesi gereken maddeleri, su yine disari tasima kapasitesine sahiptir. Burada, suyun miktari kadar, kalitesi de onemlidir.
SUYUN CANLILIGI
Su 80 metrelik bir boru sisteminden gectiginde, canliligini kaybediyor. Bu da, borunun kotu olmasindan dolayi degil, borudaki basinctan olusuyor. Suyun evlerimize kadar tasinabilmesi icin gerekli olan basinc, suyun kendi hareketliligini bozuyor. Suda, cift helezon seklinde spiral hareket var. Bu da, suyun kristalinin olusmasini sagliyor. Suyun spiral hareketine zarar verildiginde, kristal yapisi da bozuluyor. Kristal sekil olmayan yerde, geometri de yoktur. Boylece, bilgi de olusamaz ve neticede canlilik yok olur.
KANSEROJEN TARIM ILACLARI VE YERALTI SULARI
Tarim sektorunde, 300 cesitten fazla inorganik kimyasal yapiya sahip, tarim ilaci kullanildigini ve bunlarin neredeyse 280’inin kanserojen oldugunu, biliyor muydunuz? Kanser nedir? Kanser kaostur.
Tarimda kullanilan ilaclar, yeralti sularina karistigindan, tekrar bizim cesmelerimize geliyor. 280 ilacin kanserojen olarak bilinmesine ragmen, sadece 63’u olculuyor. Kalanlarin isimleri bile bilinmiyor ve bunlar icin, hic bir sinir deger konulmamis. Ve zamanla, bu olculen 63 ilacin degerleri yukseldikce, tolerans degerleri de yukseltilmis. Suyun kalitesi, duzeltilecek yerde, icindeki maddelerin tolerans degerleri ile oynanmaktadir. Aksi takdirde, bu suyu, size satmamalari gerekir. 1992’den beri de, zaten bu 300 tarim ilacindan, sadece 18’i olculmektedir. Ve boylece, gercekte neler ictiginizi dusunebilirsiniz.
YERALTINDA OLGUNLASAN SU: TOPRAGIN KANI
En iyi icebileceginiz su dogal temiz kaynak sulari, artezyen sulari, yeraltindan kendiliginden cikan pinar sularidir. Cunku suyun da, kendine has bir olgunluk derecesi vardir. Su yagmur olarak yere indiginde, bunu olgunlasmamis su olarak adlandiririz. Bu suda, solar(gunes) frekanslari olculebiliyor. Fakat yer manyetik frekanslarin da olusabilmesi icin, suyun, yerin cok altina inmesi ve topragin kani haline gelmesi gerekiyor. Yeraltinda, tamamen olgunlasan ve tum yer manyetik frekans desenlerini icine alan topragin kani, kendi basina, 1000’lerce metre derinliklerden, girdap seklinde, yukari cikabilecek guce ve enerjiye sahip oluyor.
SISE MINERAL SULARI INORGANIKTIR
Siz siseden mineral suyu ictiginizde, bunu bedeniniz alamaz ve isleyemez. Cunku mineral suyundaki mineraller inorganik yapiya sahiptir. Bunlar zararli degiller, ancak hucreler icin kullanilabilir degildir. Boylece, kaniniza kadar giren kalsiyumun, hucrelerinizde ozumsenemedigi icin hicbir faydasi olamaz. Bazilari, bu maddelerin bir kismi, belki alinabilir diye dusunse de, bu kesinlikle mumkun degildir. Bunu, kahvaltida tabaginiza, bir cubuk demir koymus gibi de dusunebilirsiniz. Sudaki mineralleri alabilirseniz, cubuktaki demirleri de yiyebilirsiniz. Bu da mumkun olmadigi icin, suyun, icerdigi mineraller de onemli degildir. Onemli olan, suda, hangi frekans desenleri vardir. Ve bu mineraller, halen iyonize durumda mi, etraflari su kilifi ile cevrili mi? Cunku biz, bu suyun yapisini bozdugumuzda, icindeki iyonize ve suya, elektromanyetik dalga boylari veren elementlerin, baska elementlerle birlesmesini saglamis oluruz. Bu da genellikle, boru basinci veya suya katilan karbon dioksitlerle yapilir. Boylece suyun dogal oksijeni alinip, nitrojen katilir. Hâlbuki bizim amacimiz, bedenden nitrojeni uzaklastirip, oksijen verebilmek olmalidir.
CANLI OLMAYAN SU VE KIRECLENME
Molekul evliliklerinde, ornegin pozitif yuklu kalsiyum ile negatif yuklu hidrojen karbonatlar birlesirler. Aslinda bunlar, su canli oldugu surece, yani bir yapiya sahip oldugu surece, iyonsal yapilarindan dolayi, birlesemezler ve bedene zararli hale gelemezler. Cunku su, aralarinda bir duvar gibidir. Sayet kalsiyum ve hidrojen karbonat birlesirse, yeni olusum kalsiyum bikarbonattir, yani kisacasi kirectir. Ve siz de bunu, evinizin borularindan disari atabilmek icin, en pahali cihazlari kullanirsiniz.
Bunu yaparken, kendi bedeninizdeki kireclenen damarlarinizi, hic dusunmezsiniz. Yaslandikca damarlarimiz ve beynimizdeki sinir iletisim baglari kirecleniyor. Sonucta, dogal olarak bilgi iletmek icin, kopru kurulamadigindan unutkanlik basliyor. Burada olusan kirecleri cozebilmek icin; canliliga, bilgiye veya yapiya gereksiniminiz var. Suyun geometrisine ihtiyaciniz var. O zaman, olusan molekul birlesimlerini de kirabilirsiniz.
ORGANIZMADAKI RAHATSIZLIKLAR SU ILE IYILESEBILIR
Biz arastirmalarimiz cercevesinde, segmanter diyagnostik ve organometri ile medes diye adlandirdigimiz, enerjetik seviyede olcum yapabilen, bilimsel bir cihaz sayesinde, organizmadaki patolojik rahatsizliklarin bile, sadece su ile yenilebilecegini kanitlayabiliyoruz. Uzun yillar boyunca, teshis amacli takip altinda bulundurdugumuz hastalar var. Bizler, biyofizikci oldugumuzdan, bizim kendi kendimizi, yenileyebilecegimizi biliyoruz. Bedeninizdeki organlar, maddeden olustuklari ve cesitli element bilesimleri icerdikleri icin, her bir organin ayri titresim karakteri vardir. Ornegin bir akcigerin, dogal durumdaki titresimi, yaklasIk 40 Hertz civarindadir.
Her gun icki aliyor ve cigerlerinizi yipratiyorsaniz. Zorlanmadan dolayi, neredeyse cigeriniz, 58 Hertz’e kadar yuksek titresecektir. Eger cigerin enerji seviyesini, 40’tan 58 Hertz’e yukseltirsek, organin maddesel yapisinin da degismesi soz konusudur. Bu ise, organda bir bozulmaya sebep olacaktir. Bu olay da, ayni kanser de oldugu gibi, birden olusmayacak, yillarca organin maruz kaldigi tahribat, zamanla ortaya cikacaktir. En basinda, enerji seviyesinin degistigini, unutmayalim. Mesela bir hastamizin beyninin saginda bir tumor var. Tumor, organ seviyesinde kirmizimsi olarak gorulmektedir. Bunu enerjetik seviyede olctugumuzde; yani bu olcumu, kanser, organ uzerinde gorulmeden cok once yaptigimizda, hastayi uyarabiliriz. Beyninde tumor olan hastaya, bedeninde eksik olan frekanslari iceren bir su icirdigimizde, cok farkli bir tablo ile karsilasiyoruz. Zarar gormus olan yerler: epifiz, hipofiz, merkezi sinir sisteminde, sadece 17 dak. sonra degisiklik oluyor. Fakat bu kadar kolay olamayacagini siz de tahmin edebilirsiniz. Tum bir omur boyunca, yanlis yasayip, mucize suyu icerek iyilesebileceginizi sanmayin. Bu hasta tabiî ki tekrar eski yapisina donecektir. Cunku artik organ seviyesinde tahribat baslamistir. Beden kendini, bu negatif duruma o kadar alistirmistir ki, 2-3 saat icinde, eski patolojik tabloya geri doner. Fakat bunun bize gosterdigi, suyun icinde oyle bir enerji var ki, eksik olan tekrar yerine getirilebiliyor ve yenilenme gerceklesebiliyor. Bu hastaya, belki her gun, 2’ser litre bu sudan icirsek ve birkac yil devam etsek, bedendeki her yapiyi degistirebiliriz. Bedenlerimiz, ‘kendisini yenileyici’, bir alandan olusuyor. Bedenlerimizin sekillerini olusturan, neticede enerjidir. Ornegin, bir hastanin ayagini kestigimizde, ayak parmagini algilayabiliyor. Cunku enerjetik seviyede, o enerji var, buna da fantom(hayali) agrilar deniyor.
CANLI YERALTI SULARINI KULLANIN
Suyunuzu dogadan almaya calisin, has su icmeye calisin. Gunluk ihtiyaciniz olan 2 Ltr su icin. Guzel bir kaynak bulup, kimyasal analizini yaptirin. Cunku zararli kimyasal madde olmayan yerde, suyun yapisi var oldugu icin, mikrop da olusamaz. Boylece bu, suyun canlilik icerdigine dair, elinizde bir garanti olur. Alabaliklarin yasadiklari akarsular, kesin temiz olur. Cunku alabaliklar, cok hassas baliklardir. Suyun icinde, cekim ve itim dengesi bozuldugunda, suyun kalitesi bozulur ve alabaliklar bunu derhal algilar. Bu baliklar, suyun icinde, baska guclerin de var oldugunun farkindalar. Levitasyon(itim) gucunu kullanarak, suyun icinde durabiliyorlar ve suyun icsel gucu olan saf isIk enerjisini kullanarak, akintinin tersine yuzebiliyor.
Bu kaynaklardan beslenen sulardan faydalanmaliyiz. Bu tip sular, sadece gecen hafta yagmur yagarak orada birikmis degil, yillarca olgunlasma surecine bagli olarak, 100-200-300 yasinda olabiliyor ve radyometrik olcumlerle bu yasini, tespit edebiliyoruz. Bazi fosil sular vardir ki, bunlar topragin kani olarak; 6, 7, veya 8000 yil yeraltinda beklemis ve olusmuslardir. Bu sulari bulup kullanmaliyiz.
SUYU CANLANDIRAN CIHAZLAR VE KUVARS KRISTALI
Artezyen suyu bulduysaniz, mutlaka cam siselere koyun. Bu sulara ulasamayanlar, suyu canlandirici cihazlar kullanabilirler. Bu cihazlar, borulardaki basinctan dolayi bozulan suyun yapisini, tamir ediyorlar. Boylece, kristalize yapisi olmayan; yapi ve boylece bilgi icermeyen suyu, fiziksel bir yontem ile tekrar canlandirabilir ve enerji verebiliriz.
Cesme suyunun yuzey gerilimi, daima 73 Dune’dur. Iyi bir kaynak suyun gerilimi, 58, 60, 62 Dune olabilir. Bizim kanimizin degeri, 42 ve 44 Dune civarindadir. Gidalari ozumlememiz icin, bu degerin, kan degerimize en yakin olmasi daha uygundur. Ve bizim icin en uygun olan, taze sIkilmis meyve suyudur. Taze meyve suyunun yapisi o kadar uygun ki, yuzey gerilimi, ayni kanimizin degeri gibidir.
Bunu tuzlu su (sole)ile de yapabiliriz. Dogal bir Sole’den, bir bardak dogal suya, 1 cay kasigi ilave ettiginizde, izotonik bir cozelti elde edersiniz. Bu cozeltinin degeri de, ayni kanimizin degerindedir. Cunku mukemmel bir yapiya sahiptir. Kaynak artezyen suyu da, bu degere cok yakindir. Su, suyu canlandirma cihazlarindan, cok hizli gectiginden, cok kalici bir sekilde onarilamiyor.
Suyu canlandirma cihazlari, cok pahali oldugundan, bunun yerine, bir avuc kuvars kristalini, temiz kaynak suyuna koyarak, cam surahi icinde bekletirseniz, suyu canlandiracaktir. Camin yapisi kuvars tozu icerdiginden, zaten bir altigen sekle sahiptir ve icine konulani etkileyecektir. Ertesi gun suyunuzu ictiginizde, koydugunuz kuvars kristali, seklini hic degistirmemesine ragmen, siz de tadindaki yumusakligi fark edeceksiniz.
Biz size, kristallerle suyunuzu canlandirdiginizda, elde edeceginiz yuzey gerilim degerlerinin, canlandirma cihazlarinin sonuclarindan, daha iyi veya en azindan o sonuclarla ayni oldugunu, bilimsel olarak kanitlayabiliriz. Zira bu cihazlarin cogu, kuvars kristali icermektedir….
Fransıadamı Dr. Jacques Benveniste yaptığı araştırmalarda DNA hücrelerinin belli bir frekansta foton (ışık) yaydığını, farklı hücrelerin farklı frekansta titreştiğini, farklı titreşimdeki iki hücre yan yana geldiğinde yeni bir frekans oluşturup birlikte bu frekansta titreşmeye başladıklarını ve elektro manyetik dalgalar ile bir çağlayan yaratıp ışık hızında yolculuk ettiğini keşfetmiş. 1980’lerde başlattığı çalışmalarında suyun hafızası olduğunu anlamış. Suya bir madde ekleyerek bunu 1 milyon kez sulandırmış ve özel bir alet ile aşırı hızda sallayarak o maddenin yok olacağını tahmin etmiş ama hala maddenin suda mevcut olduğunu görünce deneylere defalarca milyonlarca kez daha sulandırarak devam etmiş. Ancak ne kadar sulandırsa da suyun içine en başta eklenmiş olan maddenin yok olmadığını tespit etmiş. O zaman suyun yüklenen maddeyi bir şekilde hafızaya kaydettiğini anlamış. Bir başka deneyinde suya bir zehir yerine sadece zehirin frekansını yüklemiş
ve aynen zehirin kendisi eklenmiş gibi içine koyulan sinekleri öldürdüğünü görmüş.
Benvenistenin araştırmalarını şüphe ile karşılayan Queens Belfast üniversitesi Profesörü Madeleine Ennis Avrupa ülkelerinde yelpazelenen bir araştırma grubuna katılmış. Fransa, İtalya, Belçika, ve Hollanda’dan oluşan ekip Profesör M. Roberfroid tarafından koordine edilmiş.
Belçika Katolik Üniversitesinde Benvenistenin kullandığı orijinal deneyin daha rafine edilmişini kullanarak yapılan uygulamayla ilgili her dört laboratuardaki bilim adamları deney solüsyonlarının içinde ne olduğunu bilmeden çalışmışlar. Hatta tüplerin bazılarında sadece saf su varmış.
Tüm deney bağımsız bir bilim adamı tarafından koordine ediliyormuş. Bu kişi tüm solüsyonları kodluyor ve bilgiyi topluyormuş ama deneylerde bil-fiil çalışmıyormuş, bu yüzden yalan ve dolana yer kalmamış.Yapılan tüm deneyler Benveniste’nin sonuçlarını desteklemiş.
Benveniste buna karşılık “12 sene önceye, bizim başladığımız noktaya gittiler” demiş. Benveniste ayrıca “Biokimyevi maddelerin yaydığı sinyal kaydedilip internet aracılığı ile dünyaya yayılabilir ve bu sinyal biyolojik hücreleri sanki gerçekte o madde varmış gibi etkileyip değişim yaratır” da demiş.
Unutmayalım ki; insan bedeninin %75-85’i sudur. Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız. Şeklimizi, sağlığımızı ve hayatımızı biz oluştururuz. Yaşam muhteşem bir enerjisel danstır, frekansların uyumu, birleşmesi, çatışması, aşağı-yukarı, sağa-sola, zıt yönlere dalgalanmasının dansı.
Doç.Dr Nuri Haksever; İnsan vücudunun %70 inin su olduğunu herkes öğrendi. Fakat kalitesi nasıl?
Nasıl içtiğimiz suyun kalitesini ve sağlıklı yapıda olmasını arzuluyorsak vücut sıvılarımız da temiz ve kaliteli olmalı. Biz nasıl temiz bir havada rahat nefes alıyorsak hücrelerin içinde yaşadığı intertisyel sıvı denilen ortamın da temiz olması gerekir. Fakat yediğimiz gıdaların içinde yeterli vitamin ve mineral olmaması nedeniyle metabolizmanın bozulması, içtiğimiz suyun moleküler yapısının bozuk olması ve enerjisinin düşük olması nedeniyle hem hücre dışı ortamı temizleyememesi hem de hücre içine girememesi, ayrıca vücudun içine girmemesi gereken toksik maddelerin değişik yollarla vücudumuzun içine girmesi sonucu intertisyel sıvının özellikleri bozulmakta ve bir çok hastalığın başlamasını, hızlı ilerlemesini sağlamakta ve tedaviyi zorlaştırmaktadır. İnsan vücudu içindeki sıvının düzeltilmesi bir çok hastalığın tedavisinde çok önemlidir.
Dr.Barbara Hendel ile Doç. Dr. Nuri Haksever 14 Aralık 2014 te Naturel Beden, Zihin ve Ruh Sağlığı Festivalinde doğanın iyileştirici gücü, yaşamın kaynağı Su ve Tuz konusunda birlikte seminer vererek halkı aydınlattılar.
Biyofizikte önemli olan nicelik değil niteliktir. Sürekli artarak yükselen maddesel ve kimyevi düşünce tarzımız insan hayatını doğal ve canlı bağlantılardan izole etmeye devam ediyor. Bu bakış açısını koruduğumuz sürece bütünsel doğal bağlantılar konusundaki bilgi eksikliğimiz ve doğal sonucu hastalıklar hiç de şaşırtıcı değil.
Çoğumuz pH oranı yüksek suyun yararlarını artık biliyoruz. Ancak, hala gerek damacanalarla su içilmeye devam edilmesi yada su arıtma sistemlerinde su arıtılırken suyun içerisindeki faydalı mineralleri de elimine etmesi nedeni ile içilen sudan gerektiği gibi fayda alınamamaktadır. Suya sonradan ilave edilen kalsiyum tabletlerinin bir kısmı beden tarafından işleme alınabilir. Ancak, bu izole edilmiş inorganik kalsiyum tabletleri bedenin gerçek ihtiyaçlarını karşılayabilir mi?
Laboratuar kan testlerinde vücutta kalsiyum var gibi gözükse bile kaba yapısı itibari ile hücre zarından geçmesi mümkün olmayan , hücrelere ulaşamıyan bir maddenin bedene hiç bir faydası olmamaktadır..
Günümüde kendini uzman olarak tanıtan çeşitli gruplar sürekli günde şu kadar su içmelisiniz diye her ortamda söylemde bulunmaktalar…Artık hemen çoğumuz anladı günde ortalama 2.5-3 -lt su içmeliyiz… Güzel, ama içtiğiniz su hücrenizin içerisine girerek bedeninize bir fayda sağlıyor mu?
Artık, bilinçlenme zamanı…
Yediğiniz, içtiğiniz her hangi bir madde hücre zarından geçemediği müddetçe beklenen fayda elde edilemez.